“YÜKSEK SEÇİM KURULUNUN İSTANBUL KARARI YARGININ TARAFSIZLIĞINA/BAĞIMSIZLIĞINA/SEÇİM HUKUKUNA/SEÇMEN İRADESİNE DARBEDİR”
Tarih: 7.05.2019| Okunma Sayısı: 974

“YÜKSEK SEÇİM KURULUNUN İSTANBUL KARARI

YARGININ TARAFSIZLIĞINA/BAĞIMSIZLIĞINA/SEÇİM HUKUKUNA/SEÇMEN İRADESİNE DARBEDİR”

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 31 Mart'ta yapılan yerel seçimler sonrası aldığı kararlar ile Türkiye'de en çok tartışılan ve merak edilen kurumlardan biri oldu. YSK son olarak İstanbul'da seçimlerin yenilenmesine karar verdi.

Barolar ve Avukatlar, Avukatlık Yasasının verdiği talimat gereği; Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak zorundadırlar.

Hatay Barosunu kuruluşundan bu yana, demokratik değerlerin, hukukun üstünlüğünün ve insan hak ve özgürlüklerinin, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin yanında taraf olmuştur.

Bilinmesini isteriz ki; Türkiye Cumhuriyetinin tüm Baroları ve özelde Hatay Barosu hiç kimsenin benimsemediği kadar millidir; hiç kimsenin benimsemediği kadar vatan sevgisine sahiptir; hiç kimsenin benimsemediği kadar hak ve özgürlüklerin savunucusudur.

Bugün toplanmamıza ve kamuoyu ile düşüncelerimizi paylaşmamıza sebep olan YSK kararı ve bundan önceki tüm ülke gündemine ilişkin tüm gelişmeler ve bundan sonraki süreçte aldığımız kararlar, takındığımız tavır her zaman hukukun üstünlüğünden, insan haklarından, hukuk devletinden ve demokrasiden yana olmuştur. Biz evet tarafız. Tarafımız her zaman hukukun üstünlüğünden, insan haklarından, hukuk devletinden ve demokrasiden yanadır. Bu ülkede yaşanan her olay ve olgu Barolara ve Avukatlara, Avukatlık Yasasının verdiği, Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak” penceresinden ve süzgecinden geçirilir.

31 Mart yerel seçimlerinin ardından 36 gündür Kamuoyu; İstanbul seçimlerinin sonuçlarını bekledi. Bu kadar uzun bir süre ve toplumda gerilim arttırılarak yürütülen bir süreçte YSK’NUN verdiği karar kamuoyu vicdanını da, hukukun temel ve evrensel ve şekli tüm ilkelerini de ayaklar altına almıştır.

Kuvvetler ayrılığına dayanan sistemimizdeki Yargı erki yasama ve yürütme erki ile yan yana gider bir görünüm vermeye başladığından beri artık kamuoyu, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığını sorgulamaya başlamıştır. Bu durum ülkemizin bütünlüğü için bir tehlikedir ve demokrasimiz için bir sınavdır.

Türkiye'de seçimin güvenliği, adalete uygunluğu ve mümkün olan en kısa sürede sonuca bağlanması için oluşturulmuş bir yüksek yargı kurumu bir seçimi 36 günden sonra sonuçlandırıyor. İçinden geçtiğimiz tüm süreçleri, itirazlar için bekleme-erteleme kararlarını, seçmen kütüklerine ilişkin önceki verilmiş teamüllere ve kararlara aykırı kararları düşündüğümüzde, sürecin yargının tarafsızlık ve bağımsızlığına uygun işlemediği nettir.

Kanuni görev süreleri biten mevcut Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkan ve üyelerinin görev süresinin bir yıl daha uzatılarak 2019 yılı Mart ayında yapılacak yerel seçimlerin yönetim ve denetiminde görev almaları sağlanarak yapılan değişiklikten ve İstanbul için verilen karara kadar gelinen seçim süreci ve takviminde yargı kötü bir sınav vermiştir.

Anayasa Mahkemesi YSK üyelerinin görevlerinin uzatılmasına ilişkin verdiği kararda; seçim takvimi başladıktan sonra üyelerin yarısından fazlasının değişmesinin seçimlerin düzen içinde yönetimi açısından sorun oluşturmayacağını seçimlerin dürüstlüğü ile yargı bağımsızlığı ilkelerine aykırı bir yönü de bulunmadığını açıklamıştı.

İstanbul kararının ardından rahatça söyleyebiliriz ki; seçim takvimi başladıktan sonra üyelerin yarısından fazlasının değişmesinin seçimlerin düzen içinde yönetimi açısından sorun oluşturmuştur, YSK üyelerinin görev sürelerinin bir yıl uzatılmasına ilişkin kural seçim süreci ve sonucu üzerinde etki yaratmıştır, seçmen iradesinin anayasal ilkelere uygun olarak seçim sonucuna yansımasını etkilemiştir, seçime katılanların bir kısmına avantaj veya dezavantaj oluşturma gibi bir fonksiyonu olmuştur, YSK yürütme erkinin etkisinde kalmıştır ve tarafsız karar alamamıştır. YSK’nun İstanbul kararı seçimlerin dürüstlüğü ile yargı bağımsızlığı ilkelerine de aykırıdır.

YSK üyelerinin görev süresinin uzatılmasının da, Anayasa Mahkemesinin süre uzatım kararına karşı yapılan başvuruyu red kararının da sürece aktif etkisi ve yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına olan gölgesi düşmüştür.

YSK bugün Türkiye'nin yüksek yargısının gerçek bir aynasıdır. Onun aynasında Türkiye yargı erkini görüyoruz.

Yargılandığımızda (Yargıtay), devlet karşısında hak aramaya yöneldiğimizde (Danıştay), vergilerimizin nereye ve nasıl harcandığını bilmek istediğimizde (Sayıştay), Anayasa çiğnendiğinde (Anayasa Mahkemesi) yurttaşın son söz, son karar için sığınacağı yüksek yargının günümüzdeki aynası kendisi de bir yüksek yargı kurumu olan Yüksek Seçim Kurulu'dur.

Verilen karar, yargıya sığınanların, ondan umut bekleyenlerin ve kamu vicdanının tecelli etmesinin kararı değildir. Biliyoruz ki yargı İstanbul kararında çök kötü bir sınav vermiştir ve can çekişen yargımızın beline ciddi bir darbe indirilmiştir.

Yargının bağımsızlığına, tarafsızlığına darbe indiren, seçim mevzuatına açıkça aykırı ve seçmen iradesine yargı darbesi oluşturan YSK kararı; özgür, adil ve şeffaf seçimlerin demokrasinin vazgeçilmezi olduğu gerçeğine de bir darbedir.

Bu sebeple YSK’nun İstanbul kararının gerekçelerini hiç merak etmiyoruz.

Siyasi iktidarın toplumsal huzur ve barış ortamının sağlanmasında, ifade ve basın özgürlüğünün işletilmesinde, demokrasi standartlarının yükseltilmesinde, farklılıklara tahammül ve hoşgörüde görev ve sorumlulukları dururken ve içinden geçtiğimiz zaman içinde, Uluslararası ve Bölgesel sorunlar Ülkemizi ve yurttaşlarımızı bir cendere gibi sıkmaya başlamışken, Ülkemiz Adalet ve Hukuk diye haykırırken; yurttaşlarımız yoksuluz, açız diye haykırıp kendini yakarken; verilen karar kime ne fayda getirir ve ne amaçlanır. Toplum ne kadar bölünürse, toplum ne kadar ayrıştırılırsa ve çıkan karardan bir kâr bekleniyorsa, kârlı sananların esasen kâr hanesine yazacakları hiçbir şey yoktur. Bugün yaptığımız bir maç değildir ve bu ülkede hiç kimse birbirinin rakip oyuncusu değildir.

Ülke olarak el ele tutmaz, sırt sırta, omuz omuza vermezsek; partilisi-partisizi, solcusu-sağcısı, yandaşı-yansızı hepimiz yok olup gideceğiz. Kısa ve geçici zafer değil kalıcı hukuktan yanayız.

Saygılarımızla… 07.05.2019

Av. Ekrem DÖNMEZ

HATAY BAROSU BAŞKANI

ETKİNLİK TAKVİMİ

Calendar
Title and navigation
Title and navigation
<<<Nisan 2024><<
Nisan 2024
 PSÇPCCP
1325262728293031
141234567
15891011121314
1615161718192021
1722232425262728
18293012345

19.04.2024
AV. ERHAN NİZAMOĞLU
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.